Bir yeri tanımanın en iyi yolu orada yaşamaktır. Yaşayacak vaktiniz yoksa bırakın lokaller size anlatsın…
Yılların klişesi “Çok okuyan değil çok gezen bilir”i çürütmek için buradayız. Doğrusu “Çok yaşayan bilir” olmalı. Milyonlarca rehber, internet sitesi, mobil uygulama size görmediğiniz yerleri anlatmak için var. Ancak, hangi biri mahallenin müdaviminden daha iyi bilebilir o yerin sizi kendisine bağlayacak noktalarını? Şahsen bu zamana kadar gezdiğim pek çok şehirde en unutulmaz anılarımı sora sora bulduğum yerlerde yaşadım. Hatta bir aile büyüğümüzün “Bilmediğin yerde nerede yiyeceğini eczaneye sor” nasihati epey hayat kurtarıcı olmuştur. Taksiciye beni top10 listteki şu dükkana götür deyince seni kendi top1’ine götürmesi, turistlerin aşırı ilgisinden kapısından giremediğiniz o restorandaki görevlinin kendi müdavimi olduğu yeri önermesi, sokakta yine bir listeden aldığınız yerin adresini sorarken “Saçmalamayın daha ucuza daha güzelini burada yiyin” diyen güzel insanlar yani lokaller gezip, keşfetmeyi asıl unutulmaz kılan.
İşte buradan hareketle “Lokal Hayat”in bir lokal platformuna dönüşmesi amacıyla bu blog var. Ben kendi keşiflerimle, çevremdeki lokallere danışarak derleyerek başlıyorum bu maceraya. Hedefim her yerden lokallerin desteğiyle çıkarsız, organik, %100 doğal bir rehbere dönüşmek. Kısaca, çoğunlukla İstanbul olmak üzere semt semt lokal tavsiyeler, şehirde etkinlik önerileri, sokaktan anlık karelerle deneyimin lokal halini burada bulabileceksiniz.
Katkılarınızı ve önerilerinizi bekliyoruz…
PS: Bana bu fikri veren; 5 sene önce sırt çantamla Güney Amerika’yı turlarken şu lokal tavsiyelerini bir yerde toplasalar da paralamasam kendimi dediğim anlar oldu. O anlara göz atmak isterseniz de sizi Güney Amerika’daki 4 ayımı ve bir takım seyahatlerimi anlatan blogum soulfreeproject ‘a alalım.